Adet Düzensizliği

Adet Düzensizliği

Kadınlarda ilk kanamanın gerçekleştiği günden menopoza girişe kadar genellikle 28 günde bir tekrarlanan adet döngüsü, 4 ila 7 gün arasında sürer. Kanamanın ilk gününden bir sonraki regl kanamasının başlangıcına kadar olan süre adet döngüsü olarak tanımlanır.

Adet döngülerinin 21 gün ile 35 gün arasında değişmesi normal kabul edilmektedir.

21 günden az veya 35 günden uzun arayla adet görme, arka arkaya 3 veya daha çok adet periyodunun atlanması, adet kanamasının normalden çok daha yoğun veya az gelmesi adet düzensizliğine işaret eder.

Adet düzensizliği kadınlarda görülen yaygın şikayetlerdendir. Hormon seviyelerindeki değişikliklerden strese, farklı sağlık problemlerinden kullanılan ilaçlara kadar birçok nedene bağlı olarak adet düzensizliği gelişebilir. Bazen adet düzensizliğinin altında daha ciddi hastalıklar da yatabilmektedir. Bu nedenle adet düzensizliği yakınması olan kadınların mutlaka bir uzman doktora başvurmaları önemlidir.

Adet düzensizliği nedir?

Çoğu kadın 21 ila 35 gün arasında değişen döngülerde adet görür. Bununla birlikte, kadınların %15-25'inde adet döngülerinde düzensizlikler meydana gelebilir. Bir yıl içinde 1 veya 2 kez adet düzeninde sapmalar oluşması normal kabul edilebilir. Daha çok sayıdaki adet düzensizliği ise altta yatan nedenlerin araştırılmasını gerektirir.

Adet düzensizliği, döngülerin normalden daha kısa veya daha uzun olması, normalden daha ağır veya daha hafif kanama görülmesi ya da ağrılı adetler yaşanması durumudur.

En sık görülen adet düzensizlikleri şunlardır:

  • Hipermenore: Normalden fazla adet kanaması.
  • Hipomenore: Normalden az adet kanaması.
  • Oligomenore: 35 günden uzun aralıklarla, seyrek adet görme.
  • Polimenore: 21 günden daha az arayla meydana gelen sık adet dönemleri.
  • Menoraji: Ağır geçen uzun adet dönemleri.
  • Dismenore: Şiddetli adet krampları ile gerçekleşen ağrılı adet görme.
  • Amenore: Bir kadının 18 yaşına kadar adet görmemesi veya hamilelik olmamasına rağmen en az 6 ay adet görmemesi.
  • Metroraji: Adet dönemleri arasında meydana gelen ara kanama varlığı.

Adet düzensizliği neden olur?

Düzensiz adet görmenin stresten ciddi hastalıklara varana kadar pek çok nedeni olabilir.

Bu nedenler şu şekilde sıralanabilir:

-Endometriozis, endometriyal dokunun rahmin dışında büyümesidir. Endometriozis, adet öncesi ve sırasında anormal kanamalara, kramplara veya şiddetli ağrıya neden olabilir.

-Rahim içindeki myom, polip veya yumurtalıktaki kistler adet düzensizliklerine yol açabilir.

-Polikistik over sendromu (PKOS), adet gecikmeleri veya hiç adet görmeme gibi problemlere neden olabilmektedir.

-Hipotiroidizm (tiroidin az çalışması), hipertiroidizm (aşırı aktif tiroid) veya diğer endoktin bozukluklar adet düzensizliklerine yol açabilir.

-40 yaş altı kadınlarda görülebilen yumurtalık yetmezliğinde, yumurtalıklar olması gerektiği gibi fonksiyon göstermez. Bunun sonucunda adet düzensizliği gelişebilir.

-Kanama veya kan pıhtılaşma bozukluğunda, ağır adet kanamaları görülebilir.

- Dişi üreme sistemini etkileyen pelvik inflamatuar hastalık, adet düzensizliğine yol açabilir.

-Rahim içduvarı kalınlaşması (endometrial hiperplazi), rahim duvarı kanseri adet dönemlerini etkileyebilir; normalden daha ağır veya düzensiz kanamalara neden olabilir.

Bu nedenlerin yanı sıra; stres, ağır egzersiz rutinleri, enfeksiyonlar, aşırı kilo alma veya verme, doğum kontrol hapları, hamilelik veya emzirme dönemleri, düşük veya dış gebelik, bazı kronik hastalıklar, bazı ilaçlar, erken menopoz, geçirilmiş bazı jinekolojik ameliyatlar da adet düzensizliklerine yol açabilmektedir.

Tedavi seçenekleri nelerdir?

Adet düzensizliği tedavisinde öncelikle sorunun kaynağı tespit edilmelidir. Adet düzensizliğine yol açan neden belirlendikten sonra tedavi kişiye özel olarak planlanır.

Eğer adet düzensizliği, kilo, egzersiz, stres, beslenme gibi nedenlere bağlı ise yaşam tarzında yapılacak değişikliklerle adet döngüsü normale döndürülebilir.

Farklı bir hastalığa veya sağlık problemine bağlı adet düzensizliğinde söz konusu hastalığın tedavi edilmesi önceliklidir. Tedavi seçenekleri nedene yönelik olarak ilaç tedavilerinden cerrahi uygulamalara dek değişebilmektedir.